Kategoriler
Sinema Yazıları

SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM

fiyabsineyaz

Yazarının sesinden dinlemek 4'30" sürüyor...

İlyas’ın Al Yazmalısı Asya

Selvi Boylum Al Yazmalım, çekildiği tarihten bu yana her yaştan seyirciye kendini sevdirebilmiş konusu ve konuyu işleme biçimiyle gönlümüzde taht kurmuş eski Türk filmlerimizden biridir. Film Cengiz Aytmatov’un aynı adla Türkçeye çevrilen öyküsünden uyarlanmıştır. Öykünün yabancı sinemada “Geçit” ve “Ben Tiyen-Şan” adıyla iki uyarlaması daha mevcuttur.

Öykünün özgün biçiminde, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, Kırgızistan’da, Tiyen-Şan adıyla da bilinen Tanrı dağları, Dolon geçidi gibi yerlerde geçerken, Türk uyarlamasında Osmaniye civarında bir baraj inşaatında geçer.

İstanbullu İlyas, kamyonuna çok düşkün bir sürücüdür. İlyas’ın İstanbullu olarak çağırılması, ona hovarda ve serseri bir hava katmış gibi görünür. Baraja kum taşıdığı sırada Asya ile karşılaşır. Asya ve İlyas’ın karşılaşmasının ilk anlarından itibaren aralarında görünmez bir bağ oluşur. Geçirdikleri kısa sürede birbirlerine bakışları, gülümsemeleri aralarında hızlıca büyüyen bir aşkı hissettirir.

Asya içinde bulunduğu aile yapısının ötesinde hayalleri olan, tuttuğunu koparan, özgür ruhlu ama aynı zamanda duygusal bir kadındır. İmkansız bir birlikteliği imkanlı kılan, Asya’nın İlyas’ın hesapsızca uzattığı elini sorgusuz bir çeviklikle kabul edişidir. Filmin iç ısıtan yapısı ana kişilerin saf ve duygu dolu eylemleriyle çoğalır. Asya ve İlyas’ın kavuşmasının yarattığı mutluluk, filmde, öykünün özgün biçimindeki doğa betimlerine de yer verilerek seyirciye hissettirilir. Onlar kavuştuğunda her şeyin doğada olduğu gibi yerli yerinde olduğu duygusu içimize işler.

Yağmurun tatlı tatlı yağmasının ardında her an bir fırtına kopma ihtimali nasıl mevcutsa filmde de beklenmedik ayrılıklar, tartışmalar mutluluğa gölge düşürür. İlyas’ın al yazmalısı Asya annedir artık. Duygularının peşinde sağduyusunu kaybetmeden yürüyen Asya anneliği de aynı yoğun duygularla yaşar.

İlyas değişen durumlara ayak uydurmakta zorlanır. Üzerinde taşıdığı sorumluluklar sanki ona ağır gelir ve tercihlerini Asya’ya en başta uzattığı eli gibi düşünmeden, hesapsızca yapar. İlyas’ın eylemlerini izlerken filmin en başlarındaki İlyas olmadığı izlenimine kapılırız. Hatasından dönmesini bekleriz, fakat İlyas sorumluluğu üzerinden atıp yoluna devam eder görünür.

sevil erdem

Asya’nın al yazmasının yerini deyim yerindeyse ruhsal bir al bastısı alır. Filmi bu gözle izlediğimizde duygusal karmaşalarla birlikte Asya gibi cesaretli bir kadının aşkına sahip çıkmasının yanı sıra, anneliğini de aynı biçimde koruduğunu ve değer verdiğini görürüz.

Kişilerin birbiriyle konuşmalarıyla neredeyse aynı oranda içsel konuşmaları, filmde sıklıkla yer verilmiş bir öğedir. Bu öğe, filmi farklı açılardan yorumlamayı elverişli kılar. Asya içinden sürekli sorular sorar. Kendisi ve çocuğu için doğru olanı yapmaya çalışırken, içinde hissettiği duyguları bastırmadan olanca sadeliğiyle konuşturur.

Cemşit’in hayatına girmesiyle birlikte, Asya’nın yaşamı belirli bir düzene oturur gibi görünse de, duygularını bu düzene oturtmakta zorlanır. Oğlu Samet’in geleceğiyle birlikte kendi geleceğini aynı çizgide götürememekten korkar. Yüreği hâlâ İlyas için çarpmaktadır. Cemşit’in yanındaysa belki de hiçbir yerde bulamadığı güveni ve korunmayı hisseder. Aşkı bir yönü, anneliği başka bir yönü işaret eder adeta.

desil erdem

Kaderin cilvesi, İlyas ile Asya’yı ayırdığı yerden, onlara yeniden bir arada olma fırsatı sunar. Filmin bu sahnelerinde Asya’nın içinde bulunduğu durum, izleyici için de zorlayıcıdır. Asya’ya tercihleri konusunda hem karışmak isteriz hem de onun aşkı ve hayatı anlama biçimine saygı duyarız. Asya’nın yerinde ben olsam diye başlayan sorgulamalar, içimizde kıvranıp durur. Aşkı, anneliği, aileyi farklı açılardan bir zemine oturtma isteği canlanır. Sıradan bir aşk öyküsünden gerçekliğe göğüs geren bir öyküye dönüşür film.

İlyas ile Cemşit arasında karar verici unsur, Asya’nın anneliği olur. Aşk ve sorumluluk, sevgi ve emek, geçmiş ve gelecek arasında sorular soruları doğurur. Filmin sonunda, çektiği tüm acılara, kararsızlıklara karşın sağduyusunu kaybetmeyen aynı cesur Asya’yı görürüz: Kendisi ve oğlu için doğru olduğunu düşündüğü şeyi aşkına karşın yapabilecek bir kadını... 

afiş

Adı: Selvi Boylum Al Yazmalım
Yönetmen: Atıf Yılmaz
Öykü: Cengiz Aytmatov (Kızıl Jooluk 1963 - Kızıl Yağlık - adlı öykü)
Senaryo: Ali Özgentürk
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Kurgu: İsmail Kalkan
Müzik: Cahit Berkay
Oyuncular: Türkan Şoray (Asya), Kadir İnanır (İlyas), Ahmet Mekin (Cemşit), Hülya Tuğlu (Dilek), Elif İnci (Samet), Cengiz Sezici (Can),  Sevil Erdem (Yazıcı), Perihan Doygun (Halime), Nurhan Nur (Gülşah)
Yapımcı: Arif Keskiner
Yapım: Türkiye - 1977
Süre: 95'
Telif hakkı sahipleri: Darüşşafaka Eğitim Kurumları

selvi bolum al yazmalım afiş

Yazar Sevil Erdem

2014 yılında başladığı Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı eğitimini yarıda bırakarak Hacettepe Üniversitesi Felsefe bölümüne geçmiş, 2020 yılında lisans eğitimini tamamlamıştır. Aynı bölümde yüksek lisansını sürdürürken bir süre Felsefe Öğretmenliği yapmıştır. Çeşitli eğitimlerle yayımcılığa adım atmıştır. Ankara’da çiçeği burnunda bir bağımsız yazar ve yayımcı olarak hayatına devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir